top of page

1627 İzlanda'ya Türk Akınları

Güncelleme tarihi: 3 Ara 2023

Dünyada "Türk Yağması" ya da "Türk Talanı" diye bilinen ve 1627 yılında İzlanda'da geçen tarihsel olayın detaylarına gelin birlikte bakalım.


"İzlanda'da Türk öldürmek serbestmiş" ya da "İzlandalılar Türklerden nefret ediyormuş" gibi yorumların nedeni olan 1627 Akınları ile aslında Türkler'in çok da alakası yok.


1627 yılının getirdiği trajediyi İzlanda'da herkes çok iyi biliyor ama "Türk nefreti" gibi bir durum da söz konusu değil. İzlanda'ya seyahat etmekten çekinenler varsa da ek not olsun.


Her zamanki gibi soğuk geçen bir kışın ardından İzlanda otlakları yeşile bürünmüş, koyunlar ve kuzular serbestçe otlanıyordu. Takvimler 20 Haziran 1627’yi gösterdiğinde Grindavik’in sisli koylarında yabancı bir gemi göründü.


Dünyanın bir ucunda yaşayan İzlanda halkı ziyaretçilere hiç de alışkın değildi. Görünüşe göre gemi 5000 kilometre uzaktaki Türk topraklarından geliyordu ama amaçlarının ne olduğunu o an hiç kimse kestirememişti.


Gemiden yaklaşık 75 korsan indi. Önderleri kötü şöhreti ile Avrupa’ya nam salmış, aslen Hollandalı Jan Janszoon’du. İflah olmaz korsanlardan Jan bir süre önce -o zamanlar Osmanlı toprağı olan- Salé’ye (Fas) yerleşmiş ve korsan olma hayaliyle yanıp tutuşan bir sürü de mürettebat toplamıştı.


Müslüman olduktan sonra ismini Murad Reis olarak değiştirmiş; özellikle Atlas Okyanusu‘nda yaşayan savunmasız yerleşimlere akınlar düzenlemek, ganimet ve köle ele geçirmekle meşguldü.


Murad Reis’in gemisi İzlanda’da 1 hafta kaldı. Bu süre içinde 30-40 kişiyi esir alıp bir de Danimarka ticaret gemisine el koyduktan sonra Salé ye geri döndüler. Fakat İzlanda’yı çok daha kötü bir akın daha bekliyordu.


Cezayir’den 3 gemi ile yola çıkan ikinci grup daha büyük ve hazırlıklıydı. 300 kişilik grubun başında yine sonradan Müslüman olmuş, Belçikalı bir diğer Murad Reis vardı. 5 Temmuz’da İzlanda’nın doğu kıyılarından karaya çıktılar.


Küçük yerleşimleri ve çiftliklerikolaylıkla yağmaladıktan sonra adanın diğer kesimlerine doğru hızla ilerlediler. Direnenleri, kaçmaya çalışanları ya da köle pazarında para etmeyecek olanları oracıkta öldürdüler. Grup birkaç ticaret gemisi yağmalayıp yüzlerce esir aldıktan sonra Vestmann Adaları’na ilerlemeye başladı. Buradaki halk korsanlardan haberdardı ve savunma hazırlıkları yapmıştı ama korsanlar işbirlikçi bir İzlandalısayesinde adanın farklı bir tarafından savunmayı delerek karaya çıkmayı başardılar.


Murad Reis ve ekibi Vestmann Adaları’nda para edecek ne varsa yağmalayıp 150-160 kişiyi öldürmeyi de ihmal etmedi. Köle pazarlarında iyi para edecek 242 kişiyi de esir aldıktan sonra Cezayir’e doğru yola çıktılar. İzlanda nüfusunun %1’i bir hafta içinde yok olmuştu.


O dönemde Osmanlı İmparatorluğu gücünün zirvesindeydi. Korsanlar için Osmanlı himayesi fazladan güç kazandırıyordu. Avrupa, mezhep savaşlarının tam ortasındaydı ve kaçırılan üç-beş kişi için kimse Osmanlı’yı karşısına almak istemiyordu.


Bu olaylar İzlanda tarihine ve kolektif bilincine derin izler bıraktı. Korsanların adayı terk etmesinin hemen ardından bütün olanları tüm detaylarıyla kaleme aldılar. Bağlı oldukları Danimarka Krallığı’na mektuplar yazarak kaçırılan aile fertleri, dostları adına korsanlara fidye ödenmesini talep ettiler ama mektuplar cevapsız kaldı. Birçok çocuk annesiz, babasız kalmıştı. Erkekler ise ya canlarını kaybetmiş; ya da eşleri ellerinden alınmıştı. O eşlerden biri de Guðríður Símonardóttir idi.


Sıradan bir balıkçının karısı olan Guðríður 29 yaşında ve 1 çocuk sahibi idi. Afrika’daki köle pazarlarında satışa çıkarılmış, güzelliğinden ötürü yüksek fiyat biçilmişti. Her fırsatta kocası Eyjólfur’e mektuplar yazıyor, onu ne kadar çok sevdiğini anlatıyordu.


9 sene köle olarak Müslüman topraklarında zaman geçirdikten sonra yakınları ve Danimarka Krallığı tarafından fidyesi toplandı. Artık ülkesine geri dönebilecekti.


Guðríður ile birlikte 34 kişinin daha fidyesi ödenmişti. Çocukların beyinleri yıkanmış olabileceği gerekçesiyle dönmelerine izin verilmiyordu. Oğlu Sölmundur’u ardında bırakıp uzun bir yolculuğun ardından sonbaharda Kopenhag’a vardı ama grubun İzlanda’ya dönmek için kışı burada geçirmesi gerekiyordu. Müslüman topraklarında yıllar geçirmiş grubun Hristiyan öğretilerini tazelemesi için o sıralar genç bir öğrenci olan Hallgrímur Pétursson atanmıştı.


Hallgrímur ile Guðríður arasında hemen bir aşk başladı. Evli bir kadın olduğu bilinen Guðríður toplumdan şiddetle dışlandı ve çift Danimarka’yı terk etmek zorunda kaldı.


İzlanda’ya döndüklerinde Guðríður‘un kocasının bir fırtınada hayatını kaybettiğini öğrendiler ve çift bunun üzerine evlendi. Hallgrímur ilerleyen yıllarda İzlanda’nın en önemli şairi ve din adamı haline geldi ama Türk topraklarında 10 sene köle olan Guðríður toplum tarafından kabullenilmedi. İzlanda’nın en önemli kişilerinden Hallgrímur’un eşi olmasına rağmen ömrünün sonuna kadar “Türk Gudda” lakabıyla yaşamak zorunda kaldı.



Yararlanılan kaynaklar:

• Köle olarak kaçırılanlardan biri olan Olafur Egilsson’un “Seyahatlerim” kitabı (The Travels of Reverend Olafur Egilsson)


• Steinunn Jóhannesdóttir’un Reisubók Guðríðar Símonardóttur (Gudridur's Journey, 2001) kitabı


• https://en.m.wikipedia.org/wiki/Turkish_Abductions


• https://acikbilim.yok.gov.tr/bitstream/handle/20.500.12812/116991/yokAcikBilim_10285462.pdf?sequence=-1&isAllowed=y


• https://www.iceland.is/the-big-picture/news/the-long-way-home/13449/


• https://grapevine.is/mag/articles/2019/10/24/ask-a-scientist-what-actually-happened-during-the-turkish-raid-of-1627/


• https://jddavies.com/2017/02/20/the-barbary-corsair-raid-on-iceland-1627/amp/


• https://storymaps.arcgis.com/stories/43e0199ad53746cc84f15e1a852b4ea4


• https://visitwestmanislands.com/turkish-invasion/


• https://religionunplugged.com/news/2020/1/9/icelandic-author-searching-for-english-publisher-for-best-selling-book-on-muslim-pirate-abductions?format=amp


425 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page