Amerika’yı Christopher Columbus’tan 500 yıl önce Vikingler’in bulduğunu biliyor muydunuz? Bu yazıda "Şanslı Leif" olarak bilinen Leifur Eiriksson'dan ve Amerika kıtasını keşfinden bahsedeceğiz. Leif'in alnına bir yazgı gibi yazılmış olan kaşif karakterini anlamak için hikayeyi dedesi Thorvald Ásvaldsson'dan ve babası "Kızıl Erik"ten başlatmak gerekiyor.
Leif'in dedesi Thorvald Ásvaldsson.
Viking Kralı İyi Haakon zamanında karıştığı bir cinayet nedeniyle 960 yılında Norveç’ten sürülüyor. O zamanlar 10 yaşında olan oğlu Erik’i de yanına alarak Kuzeybatı İzlanda’da bulunan Hornstrandir bölgesine yerleşiyor. O zamanlar İzlanda keşfedileli henüz 100 sene bile olmamış. İsveç, Norveç ve Danimarka’da yaşayıp başı belada olan ya da yeni yerler keşfetmek isteyen Vikingler arasında popüler bir yer haline gelmeye başlamış. Özellikle İyi Haakon'un babası Güzel Saçlı Harald zamanında Harald'ın gücü kendinde toplaması ve katı tutumu nedeniyle birçok insan yaşadıkları çiftliklerini terketmiş.
Oğlu Erik ile birlikte kuzey İzlanda'da kendine yeni bir çiftlik kurmayı başarabiliyor. Norveç'ten getirdiği güzel, süslü keresteleri ile evini özene bezene döşüyor. O dönemlerde İzlanda yeni gelen herkes tarafından hızlıca paylaşıldığından ve verimli arazilerin kısıtlı olmasından dolayı yeni göç edenler ancak belirli yerlere yerleşebiliyorlar. Balıkçılığın daha kolay yapılabildiği batı fiyortlar bölgesinde kendilerine yaşam alanı yaratabiliyorlar.
Babasının 980 yılında vefatından sonra Erik çiftliğin yeni sahibi oluyor. Saçı ve sakalının renginden dolayı kendisine "Kızıl Erik" lakabı uygun görülüyor. 22-23 yaşına geldiğinde komşu çiftlikle aralarında toprak sorunları ortaya çıkmaya başlıyor. Erik'in köleleri yüksekçe bir tepeye çıkıp yamaçta heyelan başlatıyorlar. Toprak kayması komşu çiftliğe çok büyük zararlar veriyor. Bu olay üzerine komşu çiftliğin sahibi köleleri öldürüyor. Leif de çiftlik sahibini ve birkaç adamını öldürerek karşılık veriyor. Çiftlik sahibinin komşuları olayı kan davasına dönüştürmeyip haklarını "Althingi" denen yeni kurulmuş parlamentoda arıyorlar. Erik'e aynı babası gibi sürgün yolları gözüküyor.
Erik’in cinayetleri bununla da bitmiyor. İlk önce kuzey İzlanda'dan biraz daha güneye Snaefellsnes Yarımadası'na yola çıkıyor. Burada yeni evinin inşasına başlarken; eski çiftliğindeki eşyalarını da bir arkadaşına emanet ediyor. Eşyalarının arasında babası Thorvald’ın Norveç’ten gelirken getirdiği ve gizli güçleri olduğuna inandığı taşları, güzel işlenmiş keresteleri ve birçok şey mevcut. Arkadaşı eşyaları geri vermeyince arkadaşını ve adamlarını da öldürüyor. Bu olay yüzünden suyu iyice ısınan Erik 4 yıl önce başarısız olan bir keşif hikayesinin peşine düşerek 982 yılında Grönland’a doğru yola çıkıyor.
Adada ilk ulaştığı yerler yeşil çayırlardan oluştuğu için ve İzlanda’dan yeni yerleşimcilerin gelmesini amaçladığından buraya “Yeşil Ülke” anlamına gelen “Greenland” adını veriyor. 3 yıl adayı keşfettikten ve sürgün süresi bittikten sonra İzlanda’ya geri dönüyor. Burada bir kış geçirip yeni bulduğu Grönland’ı herkese ballandıra ballandıra anlatıyor.
985 yılında 25 gemi dolusu yerleşimci ile Grönland’a yola çıkıyorlar. 11 gemi hırçın okyanusta kayboluyor ve 14 gemi Grönland'a ulaşabiliyor. İzlanda’da yeterli kaynağa ulaşamayan, yasalarla başı belaya girmiş birçok insan için Grönland umut vadediyor. Kısa süre içinde adanın nüfusu 5000’e ulaşıyor. 1002 yılında İzlanda’dan adaya ulaşan başka bir gemi, taşıdığı salgın hastalık ile Erik’in de içinde bulunduğu birçok kişiyi öldürüyor. Bunun üzerine Grönland'daki Viking yerleşimleri hızlı bir düşüşe başlıyor.
Şimdi gelelim Erik’in oğlu ana kahramanımız Leif’e.
Babasının aksine İskandinavya’ya yeni yayılan Hristiyanlığa meraklı Leif, Norveç ile iyi ilişkiler kurmanın peşinde. Norveç kralı Olaf Tryggvason ile yaptığı konuşmalar üzerine Hristiyanlığa geçiş yapıyor ve kral Olaf tarafından Grönland’a dönüp orada yaşayan insanları Hristiyanlığa geçirmesi için görevlendiriliyor. Grönland’a doğru bu misyonla yola çıkan Leif şiddetli kasırgalar yüzünden Grönland yerine günümüzde Kanada’da bulunan Newfoundland kıyılarına ulaşıyor.
"Amerika kıtasına ilk çıkan Avrupalı topluluk” olma ünvanını kazandıktan sonra etrafı keşfetmeye koyuluyorlar. İzlanda ve Grönland’ın aksine her yerde bolca ağaç ve üzüm bulunuyordu. Kışı etrafı keşfetmeye ayıran grup hem denizden, hem de karadan yeni yerler buluyor. Kış sonunda gemilere ağzına kadar üzüm ve kereste yükledikten sonra Grönland’a doğru yola çıkıyorlar. Hem Amerika’yı bulduğu için, hem de gemileri alabora olmuş birkaç İzlandalı denizciyi kurtardıkları için kendisine “Şanslı Leif” lakabı takılıyor.
Grönland’a döndükten sonra önce annesini Hristiyanlığa geçiren Leif zamanla bütün adada Paganizmin etkilerini silmeyi başarıyor. Leif yeni bulduğu topraklara bir daha ayak basmıyor. Fakat bütün Viking coğrafyasına yayılan hikayesi birçok denizciyi cesaretlendiriyor. Daha sonra Amerika’ya giden Leif’in kardeşi Thorvald yerlilerle karşılaşıyor. Sahilde bir teknenin altında yatan 9 yerli gördüklerini ve 8’ini öldürdüklerini söylüyor. Bir tanesini ellerinden kaçırıyorlar. Bu olay sonucu yerliler bir gece ok ile Thorvald’i öldürüyorlar.
Sonraları başka Viking grupları da Amerika’ya ayak basıyorlar. Hatta bir süre ticaret ilişkileri de geliştiriyorlar. Fakat bir gece Vikingler’in silahlarını çalmak isteyen bir yerliyi öldürdükleri için olaylar kızışıyor ve adayı terketmek zorunda kalıyorlar.
1477 yılında İzlanda’yı ziyaret eden Christopher Columbus batıda verimli topraklar bulunduğu hikayelerini dinliyor. 1492 yılında da Vikingler’den yaklaşık 500 yıl sonra Amerika’ya yeniden ayak basan Avrupalı kaşif ünvanını elde ediyor.
Yazımızı Oscar Wilde'ın İzlandalılar üzerine yazdığı bir söz ile bitirelim:
“The Icelanders are the most intelligent race on earth, because they discovered America and never told anyone.”
İzlandalılar Dünya'nın en akıllı topluluğudur. Amerika'yı keşfetmiş olmalarına rağmen kimseye bundan söz etmediler.
Kommentare